Ege bilim adamları Prof. Dr. Çankaya ve prof. Dr. Güneri, ağız kanserinin belirtileri ve tedavisine ilişkin önemli bilgiler verdi – SAĞLIK

Toplumda kanser ve türleri konusunda dikkat çekmek ve kanser konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla ülkemizde her yıl 1-7 Nisan tarihleri ​​arasında “Ulusal Kanser Haftası” kapsamında çeşitli bilgilendirme etkinlikleri düzenlenmektedir.

Bu kapsamda Ege Üniversitesi (UE) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı, öğretim üyeleri Prof. Dr. Hülya Çankaya ve prof. Dr. Pelin Güneri, dünya çapında büyük bir sağlık sorunu haline gelen ağız kanseri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Ağız kanseri ve belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Güneri, şunları söyledi: “Ağız kanseri, toplumda meme kanseri ya da akciğer kanseri kadar iyi bilinmeyen ve erkeklerde daha sık görülen bir kanser türüdür. Son dönemde 30'lu yaşlardaki kişilerde ağız kanseri vakaları azalmış olup tüm kanserler arasında sekizinci sırada yer almaktadır. Bu çok sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için hastalarımıza 3. veya 4. evrede tanı koyabiliyoruz. Vücudumuzdaki değişikliklerin farkında olduğumuz gibi ağzımızdaki değişikliklerin de farkında olmalıyız; Ancak hastalık ilerledikçe hastada herhangi bir rahatsızlık yaratmaz. Hasta ses kısıklığı, yutma güçlüğü, dilin hareketlerinde bozukluk, dişlerde mantıksız gevşeme veya o bölgede şişlik, ağızda renk değişikliği veya ağrı, uyuşukluk veya tat değişikliği gibi durumlarda tıbbi yardıma başvurur. “Bu nedenle ileri evrede tanı konulabiliyor ve geç kalındığında yaklaşık 5 yıl içinde hastaların yarısını kaybediyoruz.”

Ağız kanseri tedavi yöntemleri hakkında konuşan Prof. Dr. Güneri, şunları söyledi: “Hastayı muayene ettiğimizde ağız içi rahatsızlıklara neden olabilecek tüm faktörleri ortadan kaldırıyor ve hastayı takip ediyoruz. Hastadaki tüm etkenleri ortadan kaldırdıktan sonra yaklaşık iki hafta bekleyip hastayı tekrar ziyaret ediyoruz. Eğer düzelme olmazsa mutlaka biyopsi yapacağız. Ek bir değerlendirme yöntemi olarak “hayati boyama” da yapıyoruz. Boyama yöntemi ağzın kanser riski taşıyan bölgelerini daha kolay seçmemizi sağlar. Ege Üniversitesi bu yöntemi uygulayan ilk üniversitelerden biri ve biz de bu konuda öncüyüz. Bu hariç; Boyanın reaksiyona girdiği bölgelere biyopsi fırçası kullanarak herhangi bir cerrahi işlem yapmadan hastayı değerlendirebiliyoruz. Fırça biyopsisi gerçekleştirmek için patentli fırça üretimimiz mevcuttur. Çeşitli sebeplerden dolayı üretemesek de bu alandaki çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

“Sigara, alkol tüketimi ve ağız hijyeni en önemli faktörlerdir.”

Ağız kanserine neden olan faktörler ve teşhiste gecikme nedenlerine değinen Prof. Dr. Güneri, şunları söyledi: “Ağız kanserini tetikleyen pek çok faktörün olduğunu biliyoruz. Diğer kanser türlerinde olduğu gibi alkol ve tütün kullanımı da ağız kanserinin gelişiminde önemli faktörlerdir. Sağlıklı her bireyin yılda bir kez sağlık kontrolünden geçmesini öneriyoruz; Ancak 65 yaş üzerindeyseniz, ağız hijyeniniz iyi değilse, sigara ve alkol kullanıyorsanız doktorunuza daha sık görünmenizi öneririz. Ağız kanserinde geç tanının ilk nedeni hastaların korktukları için tıbbi yardıma başvurmamaları ve ağız sağlıklarına dikkat etmemeleridir. İkincisi, doktorlar kanser vakalarını ağızda sıklıkla karşılaştığımız diğer kanserli olmayan lezyonlardan ayırmakta zorluk çekiyorlar. Üçüncü sebep ise sistemden dolayı geç teşhis edilmesidir. “Teşhis ile tedavinin başlaması arasında geçen uzun süre büyük bir kayıp olduğu için hastalara ve doktorlara eğitim vererek bu süreyi kısaltmaya çalışıyoruz” dedi.

“Hastanın yolculuğunda yoldaşı oluyoruz.”

Ağız kanseri tedavisi ve hastaların tedavi nedeniyle yaşadıkları zorluklara değinen Prof. Dr. Hülya Çankaya, şunları söyledi: “Ağız kanseri tanısı alan hastalarımıza 3 farklı tedavi yöntemi uygulanıyor. Bu yöntemler kanserin yeri, türü, büyüklüğü, hastanın durumu ve birçok farklı faktöre bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Biri cerrahi tedavidir; Alttaki kemiğe yayılmışsa kanserli doku ve kemiğin çıkarılmasıdır. Diğeri ise kemoterapi dediğimiz ilaç tedavisidir. Üçüncüsü halk arasında radyoterapi olarak bilinen radyoterapidir. Bunlar tek başına veya birlikte kullanılabilen tedavilerdir. Kemoterapi dediğimiz ilaç tedavisi ve radyoterapide hastanın yaşamını olumsuz etkileyen bazı yan etkiler bulunmaktadır. Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda sağlıklı dokunun bir kısmının çıkarılması gerektiğinden büyük defektler yani yüz ve boyunda şekil bozuklukları ve estetik bozulmalar meydana gelir. Dünya çapında bu konu üzerinde çalışan birçok uluslararası kuruluş, ağız hijyeni iyi olan hastalarda kanser tedavisinde yan etki görülme sıklığının düşük olduğunu tespit etmiştir. Yan etkileri önlemek için doktorlardan, hastaya ağız kanseri tanısı konulduğu anda hastalarını bize yönlendirmelerini rica ediyoruz. Bu sayede kanser tedavisi öncesinde hastaların ağız hijyenini sağlayabiliyor ve hastaların ağız sağlığı için gerekli işlemleri yapabiliyoruz. Bunun yanında hastalara bazı ipuçları veriyoruz. Hastalara dişlerini sabah ve akşam yüksek florürlü diş macunu kullanarak fırçalamaları, bol su tüketerek ağızlarını sürekli nemli tutmaları, asitli ve baharatlı yiyeceklerden uzak durmaları, alkol ve sigara tüketiminden uzak durmaları öneriliyor. . Kısaca tanı konulduğu andan itibaren hastanın yanındayız, tedavi öncesinde ve sırasında yanındayız ve tedavi bitiminden sonra da yanında olmaya devam ediyoruz. Hastanın yolculuğuna yoldaş oluyoruz” dedi.

Diş Hekimliği Fakültesi'nin, kanser hastaları ve hasta yakınlarıyla ilgilenen hemşirelerin yanı sıra halka ve diş hekimlerine eğitim veren çok sayıda projenin koordinatörü olduğunu belirten Prof. Dr. Çankaya, fakültenin internet sitesinde de link bulunduğunu söyledi. Kanser hastalarına yönelik ağız hijyeni konusunda bilgilendirme.

“Avrupa Yüz ve Ağız Yaralanmaları Konseyi Türkiye'de bir ilk”

Profesör. Dr. Güneri, şunları söyledi: “Ege Üniversitesi olarak ağız kanseri konusuna çok önem veriyoruz. Bu doğrultuda Türkiye'de de AB Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz, Burun Boğaz Anabilim Dalı üyesi tarafından hastayı her açıdan değerlendirebilen bir konsey olan “AB Yüz ve Ağız Yaralanmaları Konseyi (EGEYA)” kuruldu. Prof. Dr. Fazıl Apaydın öncülüğünde 2009 yılında kurulmuştur. Tıp fakültesi kulak burun boğaz, dermatoloji, patoloji, radyasyon onkolojisi anabilim dalları ile diş hekimliği fakültesi oral diagnoz, periodontoloji ve cerrahi anabilim dallarından doktorların bir araya gelerek hastayı birlikte değerlendirdiği uluslararası standartlar kuruludur. 2009 yılından pandemi dönemine kadar her hafta ağız kanseri hastalarının değerlendirildiği bu kurulda birçok hastaya tedavi sağlamaya çalıştık. “Ayrıca Konseyin düzenlediği uluslararası toplantılarda deneyimlerimizi diğer doktorlarla paylaştık ve bu konuda ülkemiz üniversitelerine öncülük ettik” dedi.

Ağız kanseri ve ağız sağlığı konusunda da sosyal sorumluluk projesi yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Güneri ve Prof. Dr. Çankaya, “Ege Üniversitesi Rektörlüğü ile İzmir İl Sağlık Müdürlüğü arasında imza
İşbirliği Protokolü çerçevesinde öğrencilerimizle oluşturduğumuz “Ağız Kanserinde Erken Tanının Önemi” sosyal sorumluluk projesi ile bilgilendirme kitapçıkları hazırladık. 1-7 Nisan tarihleri ​​arasında Ulusal Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında hastalarımıza bu broşürleri dağıtarak ağız kanseri konusunda farkındalık yaratmayı amaçladık” dedi.

Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası

—–Sponsorlu Bağlantılar—–

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir