İklim değişikliği, polenleri artırıyor alerji mevsiminin daha uzun ve yoğun yaşanmasına neden oluyor
Bahar ayları ile birlikte polen alerjisi ve saman nezlesi olarak bilinen mevsimsel alerjiler yeniden baş göstermeye başladı.
Burun yollarında kaşıntı, sinüslerde dolgunluk, gözlerde yanma, hapşırma, halsizlik, kaşıntı gibi alerjik reaksiyonların artması nedeniyle günlük yaşamını sürdürmekte zorlanan kişiler için bilim insanlarından bir kötü haber daha geldi.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Michigan Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, iklim değişikliğiyle birlikte alerjik reaksiyonu etkileyen koşulların arttığını gözlemlediler.
Araştırmacılara göre, küresel ısınma yoğunlaştıkça etkileri daha uzun ve daha yoğun polen mevsimlerine yol açıyor.
Polen artacak
Otlar ve bitkiler tarafından üretilen polenler, bir bitkinin üremesi için erkek genetik materyali içeren toz benzeri taneciklerdir. Üretilen polen miktarı bitkinin nasıl büyüdüğüne bağlıdır.
Araştırmaya göre, artan küresel sıcaklıklar birçok bölgede bitki büyümesini artıracak ve bu da polen üretimine yansıyacak.
Daha yüksek sıcaklıklar, büyüme mevsimini uzatarak daha uzun bir tozlaşma süresine neden olur. Ancak sıcaklık denklemin sadece bir parçasıdır.
Araştırmacılar, gelecekteki polen büyümesini potansiyel olarak tetikleyebilecek daha büyük bir itici güç keşfettiler: araçlar ve enerji santralleri gibi kaynaklardan kaynaklanan karbondioksit emisyonları.
Araştırmacılara göre, karbondioksit fotosentezi besleyerek daha fazla büyümeye ve daha fazla polen üretimi potansiyeline yol açıyor.
Polen bölgeye göre değişir.
15 farklı polen türünün incelendiği çalışmada, polen artışı miktarının bitki örtüsü türlerine bağlı olduğu ortaya çıktı.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalara göre tozlaşma veya tozlaşma genellikle yaprak döken ağaçlarla kış sonu ve ilkbaharda başlar. Kızılağaç, huş ve meşe en çok alerjiye neden olan yaprak döken ağaçlar arasındadır. Bunları dut ve diğer ağaçlar izlemektedir. Çim poleni en çok yaz aylarında görülür, ardından yaz sonunda kanarya otu gelir.
İklim projeksiyonları, ülkenin kuzey kesimlerinde daha fazla sıcaklık artışı öngörüyor ve bu nedenle polen mevsimindeki değişiklikler güneydekinden daha belirgin olacak.
Örneğin, çalışma, ülkenin kuzeydoğu kesiminde sıcaklıklar ve karbondioksit emisyonları arttıkça, birçok alerjenik ağacın polen mevsimlerinin giderek daha fazla örtüşeceğini buldu. Örneğin, önce akçaağaçları ve ardından huş ağaçlarını tozlaştırırken, şimdi her iki ağacın da daha fazla çakışan polen mevsimleri olduğu görülüyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin güneydoğusunda, selvi ailesinden dağ sediri ve ardıç gibi yaprak dökmeyen ağaçların polen mevsimi Ocak ayında başlar. Teksas’ta “Sedir nezlesi” saman nezlesine eşdeğerdir. Bu bölgelerde ileride ot ve otların tozlaşma süresinin uzaması beklenmektedir.
Ayrıca bazı bölgelerde sıcaklıkların artmasıyla birlikte polen mevsiminin daha erken gelmesi nedeniyle alerji sezonunun daha erken başlayacağı tahmin ediliyor.
Polen tahmin modeli ile çözüm aranıyor
Nitekim alerji sorunları şimdiden artmaya başlamıştır. 2021’de yapılan bir araştırma, Kuzey Amerika’daki genel polen mevsiminin 1990’dakinden yaklaşık 20 gün daha uzun olduğunu ve polen konsantrasyonlarının yaklaşık yüzde 21 arttığını buldu.
Polen alerjileri dünya nüfusunun %30’undan fazlasını etkiler. İnsanların hasta olması nedeniyle işyerinde verimliliğin düşmesi, alerjileri önemli bir halk sağlığı ve ekonomik sorun haline getiriyor.
Bu nedenle araştırmacılar, gelecek için daha iyi polen tahminleri oluşturmanın, alerji hastalarının değişen hava koşullarında semptomları yönetmesine yardımcı olacağını düşünüyor.
Bu nedenle, örneğin ağaçların konumuna ilişkin uydu verileri ve arazi çalışmaları kullanılarak sıcaklığın polenlerin ortaya çıkma zamanını nasıl etkilediğini tahmin etmek artık mümkün.
Bu bilgi ile polenin havaya ne kadar karıştığını anlamak ve polenin nasıl hareket ettiğini ve atıldığını göstermek için rüzgar, bağıl nem ve yağış gibi meteorolojik faktörlerin kullanılması da mümkün olabilir.
Farklı polen türlerini ölçmek için zahmetli bir sürecin ardından verileri toplayan Michigan Üniversitesi araştırmacıları, tüm bu bilgileri bir araya getiriyor ve gerçek zamanlı tahminler sunan bir model üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Yoruma kapalı.