Kaynak, Getty Resimleri
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından Mart ayı ortasında yayınlanan Propaganda Dönemi İlkeleri ve Yayın İlkeleri ağırlıklı olarak televizyon yayıncılığına odaklanmaktadır. Uzmanlar, seçim düzenlemelerinde “sosyal medya ve dijital pazarlamanın etkisinin göz ardı edilmesinin” seçmen manipülasyonu konusunda endişe yarattığını söylüyor.
Facebook ve Instagram başta olmak üzere sosyal ağlar, şüphesiz kullanıcılarını yakından takip ederek son derece detaylı profiller oluşturabiliyor.
Bu verileri reklam hedefleme için kullanmaya mikro hedefleme denir.
Reklam verenler arasında siyasi partiler de var.
Diğer bir deyişle mikro hedefleme, siyasi partiler için önemli bir propaganda aracıdır.
’26 milyon lira reklama harcandı’
Türkiye’de siyasi mikro hedeflemeyi araştıran bir izleme kuruluşu olan Observatory’ye göre, Ağustos 2020’den bu yana Facebook ve Instagram’da siyasi ve sosyal konularda reklam vermek için yaklaşık 26 milyon Türk Lirası harcandı.
Bu dönemde Türkiye’de siyasi ve sosyal konulara ilişkin 1 milyardan fazla reklamın gösterildiği tahmin ediliyor.
AKP son 30 günde 300 bin lira civarında harcama yaparak bu platformlara en çok reklam yatırımı yapan isim oldu.
Onu yaklaşık 154 bin lira harcayan DEVA partisi başkanı Ali Babacan izledi.
En çok harcama yapanlar arasında DEVA partisi 108 bin lira ile üçüncü, MHP ise 102 bin lira ile dördüncü sırada yer alıyor.
Verilere göre CHP veya Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, son 30 gün içinde Facebook veya Instagram’da reklam harcaması yapmadı.
Gözlemevi’ne göre “ikna, üretim ve reklam bütçesi açısından en güçlü ve etkili dijital reklam kampanyaları” AKP tarafından oluşturuldu.
Başka hiçbir siyasi parti, dijital reklamlarında seçime özel büyük bütçeli video prodüksiyonu kullanmadı.
Karşılaştırma için Facebook’un reklam kitaplığının başka bir veriye dayalı analizinde, Birleşik Krallık hükümetleri ve siyasi kuruluşlar Meta’daki en büyük ikinci reklamverendir.
Kasım 2018 ile Nisan 2022 arasında siyasi reklamlara 15 milyon sterlin harcandı.
İskoç Hükümeti bu dönemde reklama 2,5 milyon sterlin yatırım yaparak en çok harcama yaptı.
“Mikro hedefleme çok fazla ayrımcılığa ve önyargıya neden olabilir”
Siyasetçilerin bu masrafları karşılaması hukuki bir mesele değil ama reklamın içeriğinin ne olduğu ve hedeflemenin nasıl yapıldığı soru işaretleri yaratıyor.
türk bbcObservatory’ye konuşan Observatory’nin kurucusu ve eski Google çalışanı Handan Uslu, Türkiye’deki dijital reklam harcamalarının bütçe açısından açıkhava veya TV reklamlarına göre “korkutucu olmadığını” söylüyor ve şöyle devam ediyor:
“Ama herkes sokakta veya televizyonda reklam gördüğünü biliyor, bu reklamlar kamuoyunda tartışılıyor, reklamların içerikleri YSK tarafından derecelendiriliyor ve en önemlisi mikro hedefleme mümkün değil. Reklamlar muhtemelen olmuyor.” o kadar kişiye ulaş.
“Mikro hedefleme çok fazla ayrımcılığa ve kutuplaşmaya neden olabilir.
“Reklamlar, minimum harcama karşılığında maksimum gösterim elde etmeyi hedefliyor. Dolayısıyla, göçmenlik konusunda zaten hassassanız, bununla ilgili daha kutuplaştırıcı reklamlar görme olasılığınız daha yüksek.”
Handan Uslu, içeriğin Facebook tarafından gerektiği gibi izlenmediğini savunuyor ve Bursa’da LGBT haklarını destekleyen bir eyleme karşı Instagram’da “LGBT sapkınlığı” reklam kampanyasına tanık olduğunu söylüyor.
Kaynak, gözlemevi
Uslu, aynı hesabın Facebook’ta Millet İttifakı ve Millet İttifakı reklamlarını işlemesinin kamuoyu yoklaması amacıyla yapılmış olabileceğini söylüyor.
Reklamın topluluk kurallarına aykırı olduğu için onbinlerce kişiye gösterildikten sonra Instagram’dan kaldırıldığını söyleyen Uslu, düşük bütçeli bir stüdyoyla nefret söyleminin yaygınlaşmasının mümkün olduğuna dikkat çekiyor.
Facebook’un reklam kitaplığında, Türkiye’de yüzbinlerce kullanıcıya gösterildikten sonra topluluk standartlarını karşılamadığı için kaldırılan siyasi reklamların olduğunu görebilirsiniz.
Handan Uslu, “Facebook şeffaf olduğunu söylese de hangi reklamların kaldırıldığını bilmiyoruz.” Diyor.
Facebook’ta kişisel veya ticari kimliğini doğrulayan herkes siyasi reklamlar yayınlayabilir.
Facebook kullanıcılarının oluşturduğu içerikler, yapay zeka ve insan işbirliği ile kontrol ediliyor.
“Seçim yasasında sosyal medya ve dijital pazarlamanın etkisi yok sayılıyor”
Türkiye’de seçimlere ilişkin mevzuatın önemli bir bölümünü 1980’lerde hazırlanan kanunlar oluşturmaktadır. Bu kanunlar kapsamında, televizyon ve radyo ile ilgili propaganda yayınları yakından izlenmektedir.
Bilişim ve kişisel verilerin korunması alanında uzman avukat Umut Zorer, “Seçim yasasında sosyal medya ve dijital pazarlamanın etkisi göz ardı ediliyor” diyor ve platformların manipülasyona açık olduğu uyarısında bulunuyor:
“İnsanları ne kadar tanırsanız, onları manipüle etme şansınız o kadar artıyor. Avrupa’da liberal demokratik sistemlerin devamlılığı kişisel verilerin korunmasına bağlıdır. Halkın iradesini yanıltmakla demokrasinin işlemeyeceği anlaşılmaktadır. Bizim durumumuzda, bu veriler manipülasyona açıktır”.
Türkiye’de 2004 yılında kişisel verilerin kaydedilmesi suç haline getirilmiş ve 2010 yılında anayasanın 20. maddesine bir fıkra eklenmiş ve kişisel veriler “özel hayatın gizliliği ve özel hayatın korunması” kapsamında anayasal güvence altına alınmıştır.
Yönetmeliklere göre kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilecektir.
Ancak kişisel verilerin sosyal ağlarda reklam amaçlı kullanımına ilişkin açık rızanın oluşturulması tartışmalı bir konudur.
Facebook, kullanıcılarının Kullanıcı Sözleşmesini kabul ettiklerinde reklam almayı kabul ettiklerini iddia etmektedir.
noyb: Mikro hedefleme demokrasiyi tehdit ediyor
Kaynak, Getty Resimleri
Tersine, Avrupa’da mahremiyet hakları üzerinde çalışan bir kampanya grubu olan noyb, mikro hedeflemenin demokrasiyi tehdit ettiğini söylüyor.
Almanya’daki siyasi partilerin yasa dışı bir şekilde mikro hedefleme yaptığını keşfettiğini iddia eden Noyd, 21 Mart’ta Berlin Veri Koruma Komisyonu’na suç duyurusunda bulundu.
Grup yaptığı açıklamada, “Federal Meclis’te temsil edilen tüm partiler, 2021 federal seçimlerinde Facebook’ta siyasi mikro hedeflemeye başvurdu” dedi.
Partilerin seçmenlerini nasıl “hedeflediğine” ilişkin bilgilerin Facebook tarafından gizli tutulduğunu vurgulayan grup, yalnızca partilerin değil Facebook’un da kullanıcıların siyasi görüşlerini analiz ederek kanunları çiğnediğini söyledi.
Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR), siyasi görüşlerle ilgili bilgileri “özel kategori verileri” olarak sınıflandırır.
noyb, siyasi partilerin veya Facebook’un bu verileri işlemek için kullanıcıların onayını almadığını iddia ediyor.
Siyasi partiler vatandaşlara kısa mesaj ve e-posta göndermemeli
Kaynak, Reuters
Siyasi partiler de veri sorumlusu olarak kabul edilir.
Türkiye’deki yasal düzenlemelere göre gerçek kişilerle ilişkilendirilebilecek tüm veriler “kişisel veri” olarak tanımlanmaktadır. Bunları işleyen tüm varlıklar “veri denetleyicileri” olarak kabul edilir.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK), geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada siyasi partilerin de “veri sorumlusu” olduğunu hatırlattı.
Sonuç olarak, siyasi partiler üyelerine yalnızca propaganda amacıyla sesli, görüntülü veya yazılı mesajlar gönderebilirler.
KVKK, bağımsız adayların “vatandaşların kişisel verilerini bu amaçla işlememesi gerektiğini” söylüyor.
55/B, ikinci fıkra, “E-posta adresine gönderilecek mesajlar ile vatandaşların cep veya sabit telefonlarına sesli, görüntülü veya yazılı mesaj gönderilerek propaganda yapılamaz. Ancak siyasi partilerin üyelerine gönderdikleri sesli, görüntülü veya yazılı mesajlar her zaman ücretsizdir.
Ne yapılabilir?
sayılı kanunun 55/B maddesi Türkiye’de 6112 sayılı “Basında, iletişim araçlarında ve internette propaganda” başlıklı seçim yayınlarının “tarafsızlık, doğruluk ve doğruluk ilkelerine uygun olması” belirtilmektedir.
Avukat Zorer, bu şartın sosyal ağlarda manipülasyon yoluyla “sahte haberlerin” yayılmasına bir sınırlama olarak değerlendirilebileceğini söylüyor.
Ancak Zorer, bu içeriği sosyal ağlarda tespit etmenin zor olduğunu söylüyor.
Ona göre bu sorunla mücadele ancak “yargı, Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) ve KVKK’nın tarafsızlığı ve bağımsızlığı” ile mümkün olabilir.
Gözlemevi, Facebook’un Twitter gibi siyasi mikro hedeflemeyi yasaklaması gerektiğini savunuyor.
Ayrıca, tüm siyasi parti kuruluşlarında reklam standartlarının getirilmesine ihtiyaç olduğu belirtilmektedir.
Yoruma kapalı.