- o yazdı, Tessa Wong
- Başlık, BBC haberleri
Kaynak, Getty Resimleri
Çin’in üst düzey diplomatı Wang Yi, Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile Macaristan’da medya önünde sıcak bir poz verdi.
Geçen yıl Batı, Çin’i Ukrayna’daki savaşı sona erdirme çabalarına çekmeye çalışıyor. Pekin bu çağrılara şu ana kadar en net yanıtı vermiş gibi görünse de çizgisinin Batı’yı cezp edeceği şüpheli.
Çinli üst düzey diplomat Wang Yi’nin geçtiğimiz günlerde Avrupa turuyla başlattığı enerjik diplomatik hamle, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den sıcak tepki aldı.
Pekin bir değil iki plan geliştirdi: Birincisi, Çin’in savaşı sona erdirmek için önerdiği çözüm, ikincisi ise dünya barışını sağlayacak bir çerçeve.
Bu planlar geniş ölçüde Çin’in geçen yıl tekrarladığı çizgiyi yansıtıyor: Pekin, Ukrayna’nın ulusal egemenliğine saygı gösterilmesini ve Rusya’nın güvenlik çıkarlarının korunmasını talep ediyor ve ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarına karşı çıkıyor.
Çin’in önerileri Batı’yı pek heyecanlandırmamış olabilir, ancak Pekin’in asıl amacı muhtemelen en başından Batı’yı ikna etmek değildi.
Çin esas olarak küresel barış komisyoncusu pozisyonunu almaya çalışıyor. Bu saldırıyla gerçekte kimi etkilemeye çalıştığının ipucunu, tekliflerinden birindeki “Güney Doğu Asya ve Güney Amerika’nın katılımını sağlamak” ifadesinde buluyoruz: Güney Küre…
ABD’ye alternatif bir dünya düzeni önererek, dünyanın diğer ülkelerine Batı’nın Ukrayna krizinden nasıl çıktığını görmeleri için kur yapıyor.
Ama Çin’in bu hamlesinde ABD’ye bir mesaj var.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki New South Wales Üniversitesi’nde Çin-Rusya ilişkileri uzmanı Alexander Korolev, “Bunda bir zorluk var” dedi.
Gözlemciler zamanlamanın da mantıklı olduğunu söylüyor. Bu hamle, ABD-Çin ilişkilerinin casus balonu hikayesi nedeniyle gerginleştiği bir döneme denk geldi. Bazıları Çin’in neden böyle bir zamanda büyük bir diplomatik girişim başlattığını merak ediyor.
Dr. Yeni Güney Galler Üniversitesi’nden Alexander Korolev.
Çin için üçüncü bir olası varış noktası, Wang Yi’nin seyahat programında okunabilir.
Wang, Fransa, Almanya, İtalya ve Macaristan gibi Rusya konusunda daha az kararlı olan ülkeleri ziyaret etmeyi seçerek, Avrupa’nın bir bölümünü Çin’in yörüngesine sokup sokamayacaklarını görmek istemiş olabilir.
Doğu Çin Normal Üniversitesi’nde uluslararası bir politik ekonomist olan Jang Shin’e göre Pekin, çıkarlarının bu ülkelerle “mantıksal olarak örtüştüğünü” düşünüyor:
“ABD’nin hegemonik bir güç olduğuna ve transatlantik dünyasının büyük kısmının kendisini bu sistemden uzaklaştırmakta çıkarına olduğuna inanıyor.”
ABD’deki Alman Marshall Fonu düşünce kuruluşunda Avrupa-Çin ilişkileri uzmanı olan Andrew Small da Wang’ın ziyaretlerinin şu açık mesajı verdiğini düşünüyor:
“Avrupa ile hiçbir sorunumuz yok. ABD ile sorunlarımız var. Avrupalılarla sorunlarımızı çözebiliriz ve ABD’nin başınızı belaya soktuğunu görmelisiniz.”
Ancak Andrew Small’a göre bu mesaj Avrupa’nın pek çok yerinde pek yanıt bulmadı.
Kaynak, EPA
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Büyükelçisi Wang Yi
Şimdi daha önemli soru şu: Pekin, Rusya’ya yaklaştıkça gerçekten barışı sağlamaya çalışacak mı?
ABD bu hafta Çin’in Rusya’ya silah tedarik etmeyi planladığını söyledi ve bazı Çinli şirketlerin halihazırda Rusya’ya hem askeri hem de sivil amaçlar için kullanılabilecek ölümcül olmayan İHA’lar gibi ürünler sattığını kaydetti.
Çin bu açıklamalara resmi olarak öfkeyle yanıt verdi ancak Wang Yi, kapalı kapılar ardında AB adına görüştüğü Josep Borrell’e Rusya’ya silah satmayacağını açıkça belirtti.
Ancak Borrell’in alıntıladığı gibi, Wang şu soruyu da sordu: Siz Ukrayna’ya silah verirken benim Rusya’ya silah satma olasılığımla neden ilgileniyorsunuz?
Bu soru gözlemciler için mantıklı çünkü Pekin’in bu savaşa aslında Batı’nın neden olduğu görüşünü taşıdığını gösteriyor. Çin açıkça her iki tarafı da silahlandırmanın savaşı tırmandırdığını görüyor.
Öte yandan Pekin’in Moskova’ya silah tedarik etmesi -çıkarlar açısından- pek olası görünmüyor.
Böyle bir şey yapılması, diğer aktörler nezdinde açıkça savaşı tırmandırmak olarak görülecek ve Batı ile Çin ticaretine yönelik yaptırımlar gündeme gelecektir. Bu, ABD ve AB ile dış ticaretinin çok önemli bir bölümünü oluşturan Çin’e büyük bir darbe olacaktır.
Böyle bir şey aynı zamanda dünyadaki gerilimi önemli ölçüde artırır ve birçok ülkeyi ABD’ye yakınlaştırır. Yine Çin’in bu ülkelere yakınlaşma çabaları açısından bu istenmeyen bir durum olacaktır.
Tüm bunları göz önünde bulunduran birçok yorumcu şu olası senaryoyu çiziyor:
Pekin, Moskova’yı dolaylı olarak desteklemeye, ekonomik ilişkilerini desteklemeye, ona finansal ateşkes sağlamaya ve ABD ve AB tarafından açıklanan yaptırımlara uymamaya devam edecek. Hatta Kuzey Kore gibi üçüncü ülkeleri de dahil ederek hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilecek teknolojik ürünleri artırabilir.
Ancak savaş uzadıkça ve Moskova’nın silah stoklarını yenileme ihtiyacı arttıkça bu durum değişebilir mi?
Andrew Small “O noktaya yaklaşıyoruz. Çin, Rusya’nın silah talebini daha ne kadar reddedebilir?” O sorar.
Ukrayna’da savaşın başladığı gün, Xi Jinping ve Vladimir Putin birbirlerini “sınır tanımayan dostlar” ilan ettiler.
Çin, bu dostluğun sınırlarının ne olduğunu bir noktada ortaya koymak zorunda kalacak.
Yoruma kapalı.