Kalbin Minik Savaşçıları doktorlarıyla buluştu – SAĞLIK

Minik elleriyle ahşaptan minik kalpler oyan çocuklar ve aileleri, ilk kez ahşaba dokunmanın, kendi eserlerini yaratmanın ve sanatın iyileştirici gücünü hissetmenin mutluluğunu yaşadı. Anne karnında hastalığı tespit edilen, doğumdan sonraki ilk ayda ameliyat edilen, 5 yıllık ömründe 3 büyük kalp ameliyatı geçiren ya da solunum yolu enfeksiyonu sonrası bir anda kendini kardiyoloğun karşısında bulan çocuklar… Bunlar Kalp sorunlarıyla küçük yaşlarda tanışan kalp savaşçıları, Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi'nde, Çocuk Kalp Vakfı'nın ortak düzenlediği “Gönülden Kahraman” etkinliğinde bir araya geldi. Yaşları 6-13 arasında değişen, farklı geçmişlere sahip çocuklar, uzun tedavi süreçleri nedeniyle neredeyse ailelerinin bir parçası olarak gördükleri doktorlarıyla tanıştı. Acıbadem Atakent Üniversitesi'nden kalp cerrahisi uzmanları; Profesör. Dr. Ersin Erek, Doç. Dr. Selim Aydın, Doç. Çocuk Kalp Vakfı Başkanı Dr. Bahar Temur, Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu ve Prof.Dr. Yusuf Kenan Yalçınbaş'la çocuk buluşması; Ahşap sanatçısı Ayhan Tomak'ın atölyesinde sanatın iyileştirici gücünü hissettiler ve kalplerini ahşaba oyarak kendi eserlerini yaratmaya çalıştılar. “Her yarım saatte bir çocuk kalp hastası doğuyor”Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ersin Erek, her yüz çocuktan birinin kalp sorunuyla doğduğunu vurgulayarak, “Kalp bizim hayati organımızdır. Ancak ne yazık ki bazı çocuklarda kalp sorunları gelişiyor. Araştırmalar her 100 bebekten birinin kalp rahatsızlığıyla doğduğunu gösteriyor. Ülkemizde bu oran 12 bin civarında çocuk anlamına geliyor. Kalp sorunuyla doğan her dört çocuktan biri ilk yıl içinde tıbbi müdahale gerektiriyor. Yenidoğan döneminde ise bine yakın çocuğa müdahale edilmesi gerekiyor. Yani bu çocuklara bazen küçük yaşta, yenidoğan döneminden itibaren büyük müdahaleler yapılabiliyor. Bazıları ömür boyu tedavi izleme sürecinden geçer. Dolayısıyla bu çocuklar ve aileleri savaşçı olarak doğuyorlar. “Biz onlara kalp savaşçıları diyoruz” diyor. Kalp tedavisi gören çocukların ve ailelerinin de sosyal ve psikolojik açıdan etkilendiğini söyleyen Prof. Dr. Ersin Erek, toplumda bu çocuklara pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “Doğuştan kalp hastalığı olan çocukların çoğu tedavi sonrasında normal yaşamlarına devam ediyor. Ancak bazılarının tedavisinin kontrol altına alınması süreçleri yıllar alıyor. Dolayısıyla hem kendilerinin hem de ailelerinin, hem geçirdikleri ameliyatlar hem de uzun yıllar süren hassas tedaviler nedeniyle psiko-sosyal desteğe ihtiyaçları olabiliyor. Kalp hastası olduğunu gizleyen çocuklarımız var, hastalıkları nedeniyle evde eğitim gören çocuklarımız var. Birçok zorlukla karşı karşıyalar. Bu nedenle rehabilitasyon faaliyetlerine ihtiyaç duyuyorlar. Böyle bir etkinlik düzenleyerek onların sanatla tanışmalarını ve sanatın iyileştirici gücünü hissetmelerini istedik. Doğru kararı verdiğimizi görüyoruz; “Çocuklarımız çok eğlendi” “Kalp sağlığı eğitimi çocukluktan itibaren başlamalı”Etkinliğe katılan Çocuk Kalbi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu, vakfın kalp hastası çocukların sağlığının korunması ve toplumda kalp sağlığının korunması amacıyla çalıştığını belirterek, şunları söyledi: “Çocukların sağlığı Sağlıklı bir toplum için kalp en önemli konulardan biridir. Bu nedenle eğitim çocukluktan itibaren başlamalı ve sağlıklı alışkanlıkların geliştirilmesini desteklemelidir. Bunlardan en önemlisi çocuğun sağlıklı beslenmesi, egzersiz yapması, zararlı alışkanlıklarından kurtulması ve stres yönetimi gibi konulardır. Bu yaşamsal alışkanlıkları genç yaşta geliştirirsek, yetişkinlikte kalp-damar sağlığı sorunları yaşama riskini büyük ölçüde azaltacağız. Çünkü dünyada ölümlerin önde gelen nedeni olan kalp hastalıklarının %80'i önlenebilir. Kalp hastalığının bir de ekonomik boyutu var. Bugün 85 milyon nüfuslu ülkemizde kalp ve damar hastalıklarına yılda 20-25 milyar lira harcanıyor. “Çocukları bu anlamda yetiştirirsek hem toplumsal sağlığı koruruz, hem de ülke üzerindeki ekonomik yükü azaltırız.” Etkinlikte aileler çocuklarının teşhis ve tedavi sürecine ilişkin hikayelerini paylaştı: “İlk ameliyatını 28 günlükken geçirdi”Etkinliğe katılan Berat İsmail Ertaş, doğduğu 25'inci günden bu yana aynı hastanede ve aynı doktorlardan tedavi gören minik kalp savaşçılarından biri ve şu anda 10 yaşında. Annesi Habibe Aytaş, tedavi süreciyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Doğduktan sonra dili morarmış gibi görünüyordu ama sonra düzeldi. Şüphelendik ve internete baktık. Kalp hastalığının habercisi olabileceği yazılmıştır. Hemen doktora gittik. İlk ameliyatını geçirdiğinde 28 günlüktü. 25 gün yoğun bakımda kaldı. Daha sonra ikinci bir bypass ameliyatı geçirdi. Şu anda ana damarlarda tıkanıklık var ama takip ediliyor ve şimdilik ameliyata gerek yok. Gelecekte ne olacağını elbette bilemeyiz.” Habibe Hanım, doktorun tavsiyesi üzerine yüzmeye başladıklarını, Berat'ın yüzmeyi çok sevdiğini söylüyor. Bu süreçten daha az etkilenmesi için tüm süreci doğru bir şekilde açıkladıklarını belirterek, “Şansımız, aynı hastane ve aynı doktorlarla 10 yıldır devam etmesidir. Hastaneye vardığımızda bütün doktorları ziyaret edip görmek istiyor. “Onlar artık doktor değil, Berat'ın amcaları ve kız kardeşleri.” “En sevdiği yemek asma yaprağı dolması ama bunu yapması yasak!”Derya Tokgöz, üçüncü yaş gününde ikiz bebeklerini kucağına alan bir anne. İkizleri 9 yaşındayken Mehmet'in kalp kapakçığı sorununun fark edilmesiyle hayatlarının gidişatının nasıl değiştiğini şöyle anlatıyor: “İkizlerimden Mehmet'e 9 yaşındayken kalp rahatsızlığı teşhisi konuldu. Enfeksiyonların kalp kapakçığını etkilediği ortaya çıktı. Öğrendiğimizde şok olduk. Öğrendiğimizde ne kadar ağladık anlatamam! Önce stent takıldı ama yeterli olmadı ve onarılması için kalp ameliyatına alındı. Daha sonra 2021 yılında pandemi döneminde kalp kapakçıkları metal kapaklarla değiştirildi. Allah'a şükür şu anda durumu iyi. Ama kan yoğunluğunu ideal seviyede tutabilmek için ilaç kullanıyoruz. Eline deldiğimiz, her gün kanın yoğunluğunu ölçtüğümüz, ilacın dozunu ayarladığımız bir cihaz var. Ancak kan yoğunluğu yeşil sebzelerde bulunan bazı maddelerden etkilenir. Bu nedenle oğlumuz roka, salata, ıspanak gibi yeşil sebzeleri yiyemiyor. Mesela yaprak sarmayı çok seviyor ama onu da yiyemiyor. Kan üretmek için yediğimiz karaciğer ve kırmızı meyveler de yasaktır.” “Bana rahimde teşhis konuldu”Ali Kaan Şahin, 10 yaşında. Rahimde kalp hastalığı tespit edildi. Babası Hüseyin Şahin, şunları söyledi: “Doktor ciddi bir hastalık olduğunu ve doğumdan sonra tıbbi müdahale yapılmazsa öleceğini söyledi. İlk başta inanamadık! Doğumun ardından ciddi bir tedavi süreci başladı. Uzun süren yoğun bakım tedavileri, 4 küçük ve büyük kalp ameliyatı sonrasında 4 yaşında kalp pili takıldı. Allah'a şükür şu anda iyi. Ama o ve biz çok dikkatliyiz” diyor. Anne-baba olarak tüm dikkatlerini Ali Kaan'a verdiklerini ve bir çocuk sahibi olmayı düşünmediklerini belirten baba Şahin, oğlunun özünde bir kahraman olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Ali Kaan çocukluğunu yaşayamadı. yaşıtları gibi. Hayatı hastane koridorlarında ve ameliyathanelerde geçti. Onu okula gönderdik ama okulda bir yere göğsünü vurdu. Bu durum kalp pili taşıyan çocuklar için riskli bir durumdur. Böylece evde eğitim görmeye başladı. Zeki ve bilinçli bir çocuktur. Durumu kabullenmiş ve sağlığına dikkat ediyor. Diyelim ki birisi evinize geliyor ve akıllı telefonunuzun pilinin çalışmasına zarar vereceği için sizi ondan uzak durmanız konusunda uyarıyor. Yoğun efor gerektiren oyunlardan uzak durur ve gerektiğinde dinlenir. Ali Kaan'ın bakıma muhtaç olması nedeniyle bir çocuğumuz daha olsun istemedik. Tüm enerjimizi ve zamanımızı buna ayırıyoruz. Doktor denizin kendisine iyi geleceğini söylüyor. “Her hafta sonu denize gideriz.”“Açık kalp ameliyatı istemedim”Yüzmeye giderken sık sık yorulduğunu fark eden Beren Deniz Koç'un, doktorunun kalbinde delik olduğunu söylemesiyle tedavi süreci başladı. Annesi Sevim Koç, kendilerine önerilen açık kalp ameliyatına hiç sıcak bakmadığını belirterek, şunları söyledi: “Göğsünde büyük bir yara izi kalmasını istemedim. aradım. Sonunda kapalı ameliyatı yapan doktora ulaştım. Ameliyat bir yıl önce gerçekleşti. Şu anda çok sağlıklı. Kendisine ameliyat sürecini bir hikaye anlatarak ve kolaylaştırarak anlattım. Gülümseyerek ameliyathaneye girdi. Bu yüzden pek etkilenmedi” diyor. “Tekvando yaparken sık sık hastalanıyordu”Tekvando yaparken sık sık rahatsızlanan 13 yaşındaki Ümmü Ece Tombak'ı doktora götüren annesi Güler Tombak, kalbinde sorun olduğunu öğrendiğinde bile inanamadı. “Tekvando oynarken saçları terliyordu; “Üşütüyor” diye düşündük. Bir keresinde babasının gözleri önünde boğuluyormuş gibi görünüyordu. Bu birkaç kez tekrarlanınca doktora gittik. Kalbinde bir delik olduğu ortaya çıktı. Bu deliklerin doğumdan itibaren 7 yıl içerisinde tespit edilip müdahale edilmesi en doğrusudur. Ne yazık ki Ümmü Ece'ninki fark edilmedi. Anjiyografi sırasında doktorlar deliğin kapatılamayacak kadar büyük olduğunu belirledi. Kızımız ertesi gün ameliyathaneye alındı. Şimdi çok güzel. Kızının öyküsünü şöyle anlatıyor: “Doktorumuz istediği sporu yapabileceğini söylüyor.” Kaynak: (guzelhaber.net) Güzel Haber Masası

—–Sponsorlu Bağlantılar—–

—–Sponsorlu Bağlantılar—–

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir